B
Kadın Diliyle Kadın
Bütün kadınlar
birbirlerini rakip olarak görürler.
Birbirlerini kıskanmaları için aynı
meslekten olmalarıyla da menfaatlerinin
çatışması falan şart değildir. Ortalıkta
kendilerinden başka kadınların da dolaşıyor
olması, kıskanmaları için yeterli bir
sebeptir. Yolu kadınların görev yaptığı bir
yere, örneğin bir banka şubesine düşen bir
kadın, gördüğü muameleden bunu şıp diye
anlayabilir.
Bütün kadınların
mutlaka koşulacak şartları vardır. 'seninle
evlenirim ama...', 'dediğini yaparım ama...'
Nedense bütün aşk şiirleri, en duygulu şarkı
sözleri hep erkekler tarafından yazılmıştır.
Çok duygulu oldukları söylenen kadınların bu
sırada ne yaptıkları merak konusudur. Bence
kadınlar o sırada diğer kadınları
incelemekle meşguldürler. 'ne giymiş, ne
takmış, benden güzel mi? Vs Erkekler (eğer
ruh hastası değillerse) eşlerini çok yakın
arkadaşlarından, akrabalarından, yani olur
olmaz herkesten kıskanmazlar. Oysa kadınlar,
hiç ayrım yapmaksızın, ömür boyunca,
istisnasız her dişiden kıskanırlar
kocalarını. Kendisinden 30 yaş büyük bir
kadınla, sırf parası için evlenen pek az
erkek vardır. Buna karşılık etraf, babası,
hatta dedesi yaşında, ama mutlaka zengin
erkeklere aşık olan (!) kadınlarla doludur.
Hiçbir kadın çalıştığı yerde üstünün kadın
olmasını istemez. Vallahi bunu ben
söylemiyorum, anketler öyle diyor. Erkekler
kadınlardan ilgi, şefkat, sevgi dışında pek
bir şey beklemezler. Kadınlara bunlar asla
yetmez, ilave olarak iki bilezik, bir yüzük
gerekir çoğu zaman. Gelin-kaynana
çekişmesinin fıkralara geçtiği ilkemizde hiç
damat-kayınpeder çekişmesine tanık oldunuz
mu? 'Elti gemisi yürümez' diye bir söz
vardır da neden bacanaklar için söylenmiş
benzer bir laf yoktur? Evli kadınla ilişkiye
giren çok az erkek vardır. Buna karşılık
evli erkekle hiç düşünmeden ilişkiye giren
kadın sayısı benim bildiğim, gördüğüm,
duyduğum kadarıyla bir hayli kabarıktır.
Erkekler bir araya geldiklerinde işten,
politikadan, futboldan bahsederler
genellikle. Kadınlar bir araya geldiğinde
ise vay o anda orada olmayan diğer
kadınların haline!
Eşlerinden,
'yorgunum', 'Başım ağrıyor' bahanesiyle
mümkün olduğunca kaçan kadınlar, ortaya
ikinci bir kadın çıktığı zaman aniden
kocalarını çok sevdiklerini (!) fark
ederler. Kocası tarafından aldatılan
kadınlar genellikle boşanmak yerine, bir
çocuk daha yapmayı tercih ederler. Tersi
durumda ise erkekler kadınlar kadar akıllı
olmadıkları için bunu gurur meselesi yapar
ve kadını hemen boşamaya kalkarlar.
Kadınlar evde
akşama kadar istedikleri gibi yaşarlar. Ne
karışanları ne de görüşenleri vardır.
Erkeklerin akşamdan akşama geldikleri
evlerinde pek de özgür oldukları söylenemez.
Kendilerine durmadan oraya oturmaması,
sigarasının külüne dikkat etmesi,
ayakkabısını çıkarması hatırlatılır.
Kadınlar akşama kadar kocalarının bilgisi
dışında istedikleri arkadaşlarını misafir
ederler. Oysa hiçbir erkek karısından izin
almadan eve bir erkek arkadaşını getiremez.
Hatta izin alarak bile. Kadınlar her
istediklerinde eşlerinden izin almadan
annelerini ziyaret edebilirler. Erkekler ne
haberli, ne habersiz, yanlarında eşleri
olmadan asla annelerine uğrayamazlar.
Kadınlar bütün ilişkilerinde hesap kitap
içindedirler.
Asla şeffaf
değildirler. Hoşlanırlar, hoşlanmaz gibi
davranırlar, isterler, istemez gibi
yaparlar. Eşleriyle sorunlarını çözmede
bedenlerini silah olarak kullananlar bile
vardır. Vücutlarını göstermeye bayılırlar.
Açık, dar, şeffaf, kısa giyerler. Sonra da
'neden bakıyorsunuz? diye sinirlenirler.
Aslında amaçları baktırmaktır, ama bunu asla
kabul etmezler. Özgürlükten, rahatlıktan,
medeniyetten falan söz ederler. Nereden
biliyorsun, derseniz ben de kadınım oradan
biliyorum.
NOT: istisnalar
kaideyi bozmaz. (Bence de bunu okuyan bütün
kadınlar kendini istisna olarak kabul
edecektir.)
Pakize SUDA