allah’ım
yüreğim elimde
beni saklıyorum
sezgilerim ile
küçük bir kuş olup
beni sana getirmeyen her şeyi
öteliyorum
tökezlenip yorulduğum doğru
yorulup tükendiğim yalan
makro bir sezişle yürüdüğüm dünü
dün gibi hatırlıyorum
işte her şeyim
gözlerimin ta içinde
soğuk
kelepir yalnızlıklar kraliçesi zaman
mevsim rengarenk eylül’ün elinde esir
yollar ıpıssız şimdi
masiva boylu boyunca
çelişkiler çeperi zihnim
beni af etmem beni af etmene vabeste
boğulmak ve kurtulmak
yan yana şimdi
dua kadar ben kadar yakın ikisi de…
boğulmak boğulsun sonsuza dek
var var olsun
sende var olsun ömrüm
hay olsun
siyah gece yanıkları
üstüme üşüşünden belli yabancı olduğu
kışlık alışkanlıklarımı gömleğimden sökerken yalnızlığın.
hüzün tutsak bir dilek gibi yürürken önümden
dünya selaha uyanır.
duaya kalkar göğsüm;
bakışlarıma inen kar siyah olmasın.
su sürülmüş yaralarımı bir bir silkeledim.
ölümü,
her yanım baharı bekler gibi iştiyakla…
kırık bir cep aynasının çizdiği resimlere bakarken
üzerine titrediğim duyguları,
bavulumdan taşan korkuları toplarken
semaya yükselir yüreğim;
kulaklarıma değen bu kar siyah olmasın.
döner mi geri?
bir yudumluk su serinliğinde anılar
seccadeler, secdeler kumlara değen alınlar
ocaktaki melemen kokusu
ıtır kokusu kuşluklar
damda uyuklayan kedinin nefesinin sesi
yarım ümidiyle kanatlanmış martılar
dudaklara değen ince yağmurun ruhlarda süzülüşü
ay ışığı altında okumalar hayata dair
geri döner mi?
bir hayal mi şimdi gördüklerim bir tezat mı yoksa hayat
gemiler yüzer mi kucakları dolu çocuk sularında
kurşun kalemin kâğıda yansıyan kül kokulu nefesi
dua dua ve gözyaşları
muhabbetlere karışan çaylar
geri döner mi?
içleri yüzlerine vurmuş vefa abideleri
çatılardan akan bahar şarkıları
yeni günle başlayan şiir tadında tandır ekmekleri
anne kokusu
ürkek pencerelerden bakan kuzu meleşmeleri
zamanı çalan ıslak örtüler
ve daha niceleri
bilmem
geri döner mi?
tenhada bir yardır üşüyüp beni yakalayan
üşüyor gün ışığı
üşüyor şiir
sensizlik kutupları heceye bölününce
tutuşuyor ve üşüyor bu deniz bu coşku bu “sen” güzergâh
imgeler bölüne bölüne parçalanıyor yüzümde
sahilde yakamoz tutkusu ölüyor
gecenin türkuaz ışıkları ve
erguvani desiseler ruhumu kemire dursun
kısık alevler içindeki parmaklarım üşüyor
ellerimde zemheri bir çocukluk
kirpiklerimde alev almaz bir yalnızlık şahlanıyor
öz usare mağrur bir heyecanla çıkıp içimden
içimde yarış halindeki tanrılar üşüyor
mevsimler cemrelerimi tükete dursun
sinemdeki volkan üşüyor…
gizli bir keder açığa çıkıyor ve
avazı çıktığı kadar üşüyor…
biriken sesi sağan hüzünle
ve apolet takarak ısırgan kaygılardan
bir de enine boyuna uzanmış özlemler biriktiren
şu bir yanı sarkık yüreğim üşüyor.
kar tanesi bir hayal
renkli bir dünyayı seyrandır semamızın ümidi
sahip olduklarımın dayanılmaz ağırlığıdır beni donduran
tökezleyen ney
kar tanesi bir hayal gibi
başımda biriken kabarcıklar içimi ısıran ağrılar
her saniye misafir ağırlayan duygular
ve bir yığın keskin heyula
adresini günaha borçlu burçlar misali
hepsi
saraya karşı konağın yapılmasındaki yanılgı gibi
beni öpüp başına koydu deveran
kestiremedim kapıldığım gücün keskin gücünü
ve felaketin bilançosunu
bir gün gelecek bir gün kalacak gibi
sular derunuma çarpacak bir daha
beni baştan çıkaracak kâinat
yeniden yazılacak hayatlar
ruhlar yeniden dirilecek
ömrüm gibi
bir ölünün feryadı
Karanlık dunyanın
Ap aydın insanına,
Bu sözler ona buna değil,
Yanlızca sana
Bir ölünün feryadıdır bu
Kavuşamadığı aşkına
Sen bügün evli BENSE BİR ÖLÜYÜM.
Yaşayamadığım hayelleri bu dünyada bırakıp,
Öteki dünyaya giden yolcuyum.
Ölüler ağlamaz ama gözyaşım hiç dinmiyor,
Bu ölü yanlızca AŞKINA SESLENİYOR,
Dinle bak bu ölü ağlayarak ne diyor.
Ruhlar aleminde gözü yaşlı bir ruh,
Alemin arkasında bir mezarlık,
Mezarlığın ortasında karanlık,
Karanlığın altında
musallat taşı bile olmayan bir mezar,
Mezarda bir tabut,tabudun içinde bir kefen.
Kefenin içinde bir seven,
Sevenin gönlünde yatıyor bir sevilen,
EY BE YAŞAYAN ÖLÜ ANLAMADIN HALİMDEN.
Büyüktür benim hikayem,
Bir ölüysem sanmaki sevemem,
Herşeyden vazgeçtim senden geçemem,
Budur işte sana olan aşkım
Yeryüzünde başlaşlayıp,mahşere kadar süren.
gözyaşları
gönlün gümbür gümbür gelişinin sesidir
bir düzine ırmağın çağıldayışıdır gözyaşları
ipek dokunuşlar yalayarak iner yanakları
duaya kalkmış benliğin ince eriyişidir gözyaşları
ak akar damar akar yürek akar bu demde
akıntıların şelale gibi şahlanışıdır gözyaşları
kuru tarlalar nadaslar tortular şenlenmede
çölde gülün hükümdarlık dönemidir gözyaşları
sokaklar ışıklansın ruhlar matemi unutsun diye
rahmetin aşkınlığı vicdanın nefes alışıdır gözyaşları
bir bebeğin tırnağına diken batmasın diye
uzun bir destanın yeniden yazılışıdır gözyaşları
deniz
bir deniz
içinde üç nokta ardı ardına
karanlık hamlelerle yoğrulan
coşkuya fermuar çeken bir dinginlik
içimin fanusuna kibrit tutuşturan bir deniz
damlasında meryemleri doğuran masumiyet
heyhat ki manasız hülyaların istilasına müptela
her yosununda bir yunus gizli
her köpüğünde ayrı zelzeleler
gök gürültüsünden heybetli
içimin siyahına dokunan bir denizdir şimdi dizilenler
suların birliğinden
müthiş bir yalnızlık meydana gelmiş
ne açıklayıcı bir el
ne de dilinden anlaşılacak kadar masum ve zor
ve karanlığa her saldırışında eli boş fersiz
mor bulanık ahenklere selam duran
halimden şikayetçi halinden memnun
çoğaldıkça derinleşen esrik bir gözyaşı gibi
bir deniz içimin aydınlık ülkesine saldırmakta
Seni sevdim,
sevgilerin en güzelini vermek için.
Seni düşündüm gecelerce,
en güzel düşlerimde yaşattım seni.
Ne varsa sana adadım elimdekileri,
sana adadım, yüreğimin her zerresini.
Yanlızca sen sev istedim,
sen sar istedim, yüreğimin her köşesini.
Seni gördüm nereye baktıysam,
gözlerime işledim gözlerini.
Ve yalandan uzak,
en temiz sevdayla,
yarınlarımda bir sana yer verdim.
Bir tek, seni yazdım kaderim diye,
bir tek seni istedim, herşeyden çok.
Sen yoksan, anlamsız dünya, anlamsız yaşamak.
Sensizliği, ölümden bin beter bildim.
Gülüyorsam, mutluysam, bunca çileye inat,
bilirim ki, bu senin eserin.
Bir tek senin kollarındayken,
yaşamayı seviyorsam,
senin kollarındayken acıları siliyorsam,
her ne kadar kabul etmesende,
ben seni, daha çok seviyorsam,
biliyorum ki, bu senin eserin......
Ve, hiç bir zaman anlatamam, seni sevmenin tadını.
Ve, doymaz yüreğim,
doymaz ellerim, bedenim, seni sevmeye..
Bunca sene sonra seviyorsam kendimi,
sen sevdiğin içindir beni.
Ve seviyorsam seni,
bana sevmeyi öğrettiğin içindir.
Sevebildiğim tek insan, sen olduğun içindir.
Biliyorum ki;
ne zaman dolsa gözlerim, bir an acıyla,
sen sileceksin gözyaşlarımı.
Ne zaman sarılacak bir beden arasam,
sen saracaksın beni.
Ve, senin sıcaklığında tanıyacağım şefkati.
Seninle gülecek, seninle ağlayacağım.
Benim bildiğim tek gerçek,
sen olacaksın hep.
Ve ben,
en güzel şiirlerimi sana saklayacağım,
en güzel düşlerimi sana..
Sen yeter ki,
yarınlarda, bugünkü gibi, sev beni.
Senin sarhoşluğundan, hiç ayılmasın yüreğim.
Ve, ecele kadar,
benimle kal, yanlız benimle.
Seviyorum seni,
ve bir ömür yaşatacağım,
yüreğimde SEVGİNİ............
BİRTANEM